Tüm tiroit kanseri türleri için en etkin ve ilk seçenek tedavi cerrahidir. Bazı durumlar haricinde yapılacak cerrahi işlem tiroit bezinin tamamının alınmasını (Total Tiroidektomi ameliyatı)
TİROİT KANSERİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Tiroit Kanseri Cerrahi Tedavi
Tüm tiroit kanseri türleri için en etkin ve ilk seçenek tedavi cerrahidir. Bazı durumlar haricinde yapılacak cerrahi işlem tiroit bezinin tamamının alınmasını (Total Tiroidektomi ameliyatı) ve tutulum olan lenf bezi kompartmanlarının temizlenmesini (santral boyun diseksiyonu ve boyun diseksiyonu) içerir.
Bazen tanı anında lenf bezlerinde aşikar hastalık bulunmasa da cerrahınız total tiroidektomi işlemi ile birlikte tiroit bezi etrafında yer alan “santral kompartman” adı verilen bölgenin, nüks riski nedeniyle önlem olarak diseksiyonunu önerebilir. “Elektif santral boyun diseksiyonu” adı verilen bu işlem, kanserin ilk yayılım ihtimalinin bulunduğu bölgedeki lenf bezlerini temizleyerek, hem hastalığın bu bölgede nüks etme ihtimalini engellemeyi, hem de hastalığı tam olarak evreleyebilmeyi amaçlar.
İlk cerrahisi yetersiz yapılan hastalar veya lenf nodlarında hastalığı nüks eden hastalar yeniden cerrahiye ihtiyaç duyarlar. “Nüks Tiroit Cerrahisi” veya “Revizyon Tiroit Cerrahisi” adı verilen bu cerrahilerin, “İntraoperatif sinir monitörizasyonu” altında konunun uzmanı hekimler tarafından gerçekleştirilmesini öneriyoruz.
Total tiroidektomi sonrası hastalar ömür boyunca, her sabah, “tiroit hormonu” adı verilen bir ilaç almak zorundadır. Cerrahi teknik, riskler ve diğer detaylarla ilgili sitemizin “Tiroit Cerrahisi” ve “Nüks Tiroit Cerrahisi” sayfalarını inceleyiniz.
Tiroit bezi vücutta iyodu tutan ve kullanan tek organdır. Dolayısıyla radyoaktif madde ile işaretlenmiş iyot molekülleri, total tiroidektomi sonrasında kalma ihtimali olan bakiye tiroit veya tiroit kanseri hücrelerinin tahrip edilmesi için kullanılmaktadır.
Verilen radyoaktif iyot, diğer dokular tarafından tutulmadığı için yan etkisi oldukça azdır. Tekrarlayan radyoaktif iyot tedavisi alan veya yüksek dozda tedavi alan hastalarda en sık görülen yan etki tükürük bezlerindeki tahribata bağlı ağız kuruluğudur.
Yine yüksek dozda tekrarlayan tedaviler almak zorunda kalan hastalarda ilerleyen dönemlerde ikincil kanserlerin gelişme riski artmaktadır. Dolayısıyla, her ne kadar hedefe yönelik ve yan etkisi az bir tedavi olsa da akılcı ve yerinde kullanılması gerektiği unutulmamalıdır.